22 Mart 2011 Salı

Ixobel çiftliğinde bir gün



Belize’de tanıştığımız dalış tutkunları Honduras’ın Utila adasını çok methettiler. Hiçbirimizin dalış sertifikası yok ama yılın belli zamanında balinaların toplu olarak bu adaların yanından geçtiğini duyunca, gitsek de, deniz üstünden bile olsa görsek balinaları diye düşündük. Ama ne yazık ki geçiş tarihleri 26-27 marta denk geliyormuş her sene... O nedenle güneyde, Guatemala-Honduras sınırındaki meşhur Copan harabelerini gezmeye karar verdik. Ancak Belize’den Copan’a oldukça uzak bir mesafemiz var. En kısa yolun yeniden Guatemala Flores’e geçmek, oradan Rio Dulce ve Guatemala’nın Karayip sahillerindeki birkaç yerleşim yerinden biri olan Livingston’ı ziyaret etmek olduğuna karar verdik. 

Flores ve Rio Dulce arasında Poptun isimli bir kasabada mola verdik. Buradaki Finca Ixobel (Finka İşobel) isimli çiftliğinin güzelliğini önceden duymuştum. Sahibi 20 yıldır Guatemala’da yaşayan bir Amerikalı bayanmış. 300 hektarlık bir alana yayılan bu çiftliği eşiyle birlikte kurmuşlar; ancak 90’ların başında, iç savaş sırasında kocası gerillalar tarafından öldürülmüş. Yine de Poptun’da yaşamaya ve çiftlikle uğraşmaya devam etmiş. Çiftlik hem küçük bir hostel, hem hara, hem de tarım yapılan bir alan. İçinde küçük, tabi bir gölü de var. Ixobel’den ayrıca, civardaki mağaralara tur almak da mümkün. Ama ben mağara seansımı ziyadesiyle Semuc Champey’de tamamladığım için oralı bile olmuyorum. Gelmişken,  ömrümde bir kez de olsa ata bineyim diyorum.
Çiftliğin müdürü İsrailli Erez’le geldiğimiz gün hemen kaynaştık. 3 yıldır Guatemala’da yaşadığını, ailesinin İsraile 40’lı yıllarda İzmir’den göçtüğünü söylüyor. Ailede eski İspanyolca dili olan Ladino konuşulduğundan kısa sürede İspanyolcayı öğrenmiş. Ata binme sevdamdan bahsedince, “Hiç bindin mi daha önce?” diye soruyor.  “Yooo” deyince, “O zaman sana en sakin atı verelim, seyisimiz de size eşlik edecek, meraklanma o sana göz kulak olur” diyor. 

Bana verdikleri beyaz atın adı Muñeco yani oyuncak bebek imiş... Çok sevimli, uysal birşey. Ama gelin görün ki üzerine çıktım, hayvan yürümüyor bile. Varsa yoksa etrafta otlasın, şaşkın şaşkın sağa sola bakınsın. Ben de bilmiyorum ki bu meret nasıl yürütülür. Bizim seyis Roberto ve arkadaşlar önden koptu gitti, ben arkada “beni unutmayın!” diye bağırıyorum. Sonunda baktık böyle olmayacak,  Roberto duruma müdahale etti. Muñeco’nun boynundaki uzun ipten çekiştirmeye başladı. Bir yandan da bana hayvanı nasıl yöneteceğimi anlatmaya çalışıyor.
Roberto önde ben arkada bir saat ormanda yol aldık. Bir saat sonra Muñeco’ya öyle alıştım ki ata binmiş olduğumu unuttum bile. Hayran hayran manzarayı seyrediyorum. Roberto, “Artık biraz tırıs gitmeyi öğren bakalım” deyip, atı nasıl hızlandıracağımı gösterdi. İki saat boyunca Muñeco’mla ormanda ilerledik. Nefis bir tecrübeydi!  

2 yorum:

  1. Excelentes fotografias...
    Cumprimentos

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gracias! que necesita ser actualizado ... no son tan buenos como los tuyos :)

      Sil