Evimiz gibi yetimhaneyi de Noel telaşı sarmış durumda. Guatemala’da Noel’in kutlandığı Aralık ayında okullar toptan tatilde. Aslında adet şöyle; burada haftasonları dışında tüm yıl boyunca tatil yapılmıyor, Kasım ve Aralık aylarında herkes izne çıkıyor. Yetimhanenin yöneticisi Nancy çocukların özellikle Aralık ayını eğlenerek geçirmelerini istiyor. Bu nedenle dans etmeleri, Noel süsleri ve hediyelerini hazırlamaları, at binmeye ya da şehrin içinde bir gösteri ya da konsere gitmelerine önem veriyor. Semillas’da çocuklar gerçekten çok şanslı, zira buradaki devlet yetimhanelerin hali berbat...
Bir süredir Noel süslemeleri için yıldızlar, balonlar, ağaçlar, evler yaptırıyorduk çocuklara. Dün sabah yetimhaneye gelip çocukların odalarına doğru yürümeye başladığımda avludaki devasa masayı görüp çığlık attım. Meğer yaptığımız o el işleri İsa’nın doğumunu ve yaşadığı köyü canlandırmak içinmiş! Bendeki de cehalet işte... Bir gün önce biraz rahatsızlanıp yetimhaneye gidemediğim için marangozların ve bahçevanımız Carlos ile oğlunun avlunun ortasında inşa ettiği bu koca şeyi görmemişim. Miniklerden önce uyanıp üstünü giyinmiş olan Marta’yı kolundan tutup masanın hemen önünde bir fotoğraf çektiriyorum. Noel günü, çocuklar, tüm yetimhane çalışanları ve gönüllüler birlikte bu masanın etrafında öğle yemeği yiyeceğiz.
Yetimhaneye gelir gelmez önce 5 yaş ve üzerindeki çocukların odalarına giriyoruz. Sabahları bize nazlanmaya bayılıyorlar. “Mama çorabımı giydir, Beliş (evet bu yeni ismim!) saçımı tara...” diye herkes bir ağızdan bağırıyor. Oysa ki 3 yaşındaki bıdıklar dahil hepsi kendi işlerini yapabilmeyi çok iyi öğrenmiş durumdalar. Ama elbette birileri onlarla özel olarak ilgilensin, sabah öpücüğü versin istiyorlar. Neyse ki zamanla çocuklarla tek tek ilgilenebilmeyi, ama gerektiğinde de onlara hayır diyebilmeyi öğrendim. Yoksa nereye koşturacağınızı bilemiyorsunuz. Renny, çocukların İngilizce öğretmeni Alicia ile büyüklerin oyun odasına doğru yollanırken, ben de Isabel’e yardım etmek üzere ufaklıkların odasına gidiyorum. Burası yan yana dizilmiş tahtadan onlarca bebek yatağının bulunduğu, duvarlarında tek bir süs bile olmayan, bu yaşta çocuklar için oldukça soğuk ve boş bulduğum bir yatakhane. Bizim çocuk odalarımızı, daha aklı ermeyen bebeklerimiz için hazırladığımız süslü, şatafatlı yatak odalarımızı düşününce içim sızlıyor. O çıplak odada yine de hallerinden memnunlar, karyolanın yanına tutunmuş gülüşüyorlar.
Isabel her sabah onları giydirmek ve sınıfa hazırlamak için mücadele veriyor. Geçen gün aramıza yeni katılan diğer bir gönüllü olan Cindy ile, “Biz yokken Isabel tek başına bu çocuklarla ne yapıyordu?” diye hayretle konuştuk. Çocukların adlarını ve huylarını öğrenmeye başladıkça işimin daha da kolaylaştığını hissediyorum. Sanırım onlar da bana alışmaya başladılar. Hastalandığım gün Renny’ye “Bugün kardeşin gelmeyecek mi, Beliş nerede?” diye sormuşlar. Çok hoşuma gidiyor... Hem artık 10-15 dakika içerisinde 10 çocuğu sırayla tuvalete sokabiliyorum. Gülmeyin, bu büyük bir başarı! El yüz yıkama, saçlarını tarama faslından sonra buranın keskin sabah ayazından ciltlerini korumak için yüz ve ellerine krem sürüyoruz. Kremlenmeye bayılıyorlar. Geçen gün daha doğru düzgün konuşamayan bir tanesi pijamasını sıyırıp bacaklarını işaret ederek “burayı da kremle” dedi.
Renny benim eşek gözlü dediğim Evelin ile oynarken
Sabah ufaklıklarla kitap okuyup oyun oynuyoruz. Bu hafta itibariyle dans etmeye de başladık. Isabel’in ısrarıyla buradaki aileme hediye etmek için getirmiş olduğum oryantal CD’yi getirmemi istemesiyle çocuklarla göbek bile attık. Gülerken elleriyle ağzını kapatıp gözlerini kısan, içlerindeki en utangaç çocuklardan biri olan Marcos bizim havalara bayıldı. Beni taklit edip uzun uzun dans etti. Burada CD’yi durdurup gülerek Isabel’e döndüm: “Isabel bizim oralarda bu dansı erkekler yapmaz. Kızları ayırıp mı dans ettirseydik?” diye sordum. Guatemalalı bir zenne yaratabileceğim endişesini taşıdığımı tam olarak anlatamadım tabi...
Sabah saat onda tüm çocukları alıp bahçeye çıkıyoruz. Onlar Isabel ile meyvelerini yerken biz de bazen sigara içmek için bahçenin dışına kaçıyoruz. Yetimhaneyi koruyan güvenlik görevlisi Don Servilio gülerek demir kapıyı açıyor, sonra her zamanki gibi o günün hava durumu kritiğini yapıyor. Parramoslu Don Servilio haftanın altı günü bir diğer görevliyle birlikte bekçilik yapıyor. Dinlenmek için bir tek Pazar gününün olmasından yakınıyor.
Don Servilio fotoğrafını çekmek isteyince utanıp yüzünü gizliyor
Bir saat sonra çocukları bahçeden zorla toparlayıp içeri alıyoruz. Bu defa el işleri ve hediyelerin hazırlanmasına yardım etmek üzere Hugo’nun sınıfına geçiyorum.
Burada geçirdiğim kısacık zamanda gördüm ki bu çocuklar şımarıklık nedir bilmiyorlar. Evet aralarında sorunlu ve kimi zaman huysuz bazı çocuklar var ama bu halleri mızmızlanmaktan değil yalnızlıklarından. Çok küçük şeyler onları çok mutlu edebiliyor. Beş yaşındaki Juan, bugün ona içine uyduruktan bir çam ağacı çiziktirdiğimiz kartondan bir çerçeve yapınca sevinçten çıldırdı. Bütün gün elinde gezdirip arkadaşlarına gösteriyor. Ben de o güldükçe sıkıştırıp öpüyorum.
Burada geçirdiğim kısacık zamanda gördüm ki bu çocuklar şımarıklık nedir bilmiyorlar. Evet aralarında sorunlu ve kimi zaman huysuz bazı çocuklar var ama bu halleri mızmızlanmaktan değil yalnızlıklarından. Çok küçük şeyler onları çok mutlu edebiliyor. Beş yaşındaki Juan, bugün ona içine uyduruktan bir çam ağacı çiziktirdiğimiz kartondan bir çerçeve yapınca sevinçten çıldırdı. Bütün gün elinde gezdirip arkadaşlarına gösteriyor. Ben de o güldükçe sıkıştırıp öpüyorum.
Juan ve Marcos ile bahçede
canım arkadaşım geçmiş olsun! 1 gün sürdüğüne göre çok önemli olmadığını varsayıyorum ama kendine dikkat et.
YanıtlaSilBu arada Guetamalalı zenne kısmında koptum!
öpüldün şeker,
nesli
iki gözüm, belizim, 3 ayın sonunda tuvalet sırası konusunda rekor bekliyoruz senden. :)
YanıtlaSilErkek çocuklar için de atabarı öneriyorum, yine de sen bilirsin tabii :)
Belizzzzz, ya bekçi ile poz veren bir arkadaş var orada, o kim acaba? :)
YanıtlaSilAy Bilgeeee! Algıda seçicilik tabi:) Yetimhanenin yöneticisi Nancy'nin beş tane köpeği var, hepsi ayrı cins! Ben tabi cehaletimden bilmiyorum ne nedir:) Dur sana fotoğraflarını çekip de göndereyim...
YanıtlaSilBelizim okuyorum okuyorum sürekli...
YanıtlaSilbi kaç foto gönder bana özel:)
mail adresin yok yaz ayrıca...
öperim